Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre 15-24 yaș grubunda
kazalar, intiharlar ve cinayete bağlı ölümlerin dörtte üçüne madde kullanımı
sebep olmaktadır. Hatta Adölesanlar madde temin edebilmek için suça yönelik
davranıșlarda bulunabilmekte Karatay, Kubilay Hemșirelikte Araștırma Geliștirme
Dergisi - 2004/1, 2 59 ya da fuhuș yapabilmektedirler (Czechowiez, 1988; Dünya
Sağlık Örgütü, 1998; World Health Organization, 2003).Adölesanlarda madde
kullanımında saptanan artıșlarda sosyo-ekonomik yapı farklılıklarınınönemli
payı bulunmaktadır. Göç ve ișsizlik problemlerinin yoğun olarak yașandığı
sosyoekonomik düzeyi (SED) düșük olan toplumlarda, yașam koșullarının
ağırlașması, ekonomik sıkıntılarla gelen aile içi sorunlar, bireylerin baș etme
yeteneğindeki yetersizlikler ve gelecekten beklenti kaybı gibi faktörler
Adölesanları madde kullanmaya yönlendirebilmektedir (Özșahin, 1998;
Susman,Dent, Leu, 2000; Spoth, Goldberg, Neppl veark., 2001; Goodman, Huang,
2002). Bunun yanında sosyo-ekonomik düzeyi yüksek ailelerde ise ergenlerle
ilgili farklı sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bu kesimde aile yapısına bağlı
olarak değișmekle birlikte, Adölesanlara daha fazla tolerans tanınması,
istediği her șeyi elde etme ve zamanla tatminsizlik duygusu yașama gibi
sebepler farklı arayıșlarla birlikte madde kullanımı için de zemin
olușturabilmektedir. Aynı zamanda maddi olanakları ile de bu maddelere ulașım
kolaylığının olması bu riski daha da artırmaktadır (World Health Organization,
1992; Demirhan,1999). Ülkemizde madde bağımlılığı ile ilgili yapılan çalıșmalara
bakıldığında genellikle bu alanla ilgili prevelans saptama çalıșmalarının
yapıldığı ve bu çalıșmalar içerisinde de kısmen madde kullanma
nedenlerinin belirlenmeye çalıșıldığı görülmektedir. Bu çalıșmada ise ülkemizdeki
sosyo-ekonomik yapı farklılıklarının madde kullanımı açısından bir risk tașıyıp tașımadığı
ve Adölesanlarda madde kullanımına neden olanetmenlerin neler olduğu saptanmaya
çalıșılmıștır. Bu doğrultuda madde kullanımı açısından risk tașıyan Adölesanların belirlenmesinin, madde
kullanımının engellenebilmesi için gerekli koruyucu önlemlerin alınmasına katkı
sağlayacağı düșünülmüștür.
Opiyat yoksunluğunda göz yaşarması, burun akıntısı, esneme, bulantı, karın krampları, kas spazmları, artralji, miyalji, sıcak ve soğuk hisleri, pilo-ereksiyon, terleme, taşikardi, hipertansiyon, diyare, irritabilite, anksiyete ve dilate pupiller gibi bulgular izlenir. Opiyat bağımlılığının tedavisinde; Günümüzde kabul edilen tedavi şekilleri, yoksunluğun opiyat dışı farmakolojik tedavisi yani semptomatik tedavi ile birlikte, opiyat agonistleri kullanılarak arındırma yönteminde temel prensip, bağımlı olunan opiyatın kesilerek yerine opiyat agonistinin konulması ve kademeli olarak kesilme uygulanmasıdır. Metadon bu grupta en yaygın kullanılan ilaçtır. Uzun etki süreli sentetik bir opiyat agonistidir. LAAM uzun etkili sentetik bir opiyat agonistidir. Ritim bozuklukları yapması nedeniyle dikkatli kullanılmalıdır. Bubrenorfin;Morfin alkaloidi tebainden elde edilir ve kısmi opiyat agonistidir. Hızlı ve çok hızlı arındırmada kullanılır. Bu tür agonist ilaçlarla tedaviye detoksifikasyon sırsında başlanır ve doz azaltımı ile devam ettirilir. Tedavi süreci içinde bu ilaçlarda kötüye kullanılabilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder