Bu Blogda Ara

9 Kasım 2017 Perşembe

Günümüzde Madde Bağımlılığı

madde bağımlısı ile ilgili görsel sonucu        Madde kullanımı ve bağımlılığı, günümüzde ırk ve etnik farklılıkları da așarak bütün toplumların yüzleșmek zorunda kaldığı en önemli halk sağlığı sorunlarından biri haline gelmiștir(Dumas,Hennessey,1999). Tarihsel olarak bakıldığında, 19. yy’da özellikle uyușturucu maddelere sadece üretildiği yerde ulașmak mümkün iken ve üretim alanları çok sınırlıyken 20. yy’da tașımacılık, turizmdeki hareketliliğe ve bu alanda olușan sektörel büyümeye bağlı olarak maddeyi temin etme güçlükleri ortadan kalkmıștır ve küresel olarak kullanımı artmıștır. Özellikle Avrupa ülkeleri arasında yașam koșullarının değișmesine ve kültürel yabancılașmaya bağlıolarak madde kullanımı sebepleri ve sonuçları bakımından sosyal bir fenomene dönüșmüștür (Dünya Sağlık Örgütü,1998). Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 1990 bașlarında her yıl sigaraya bağlı bir sebepten 3 milyon ölüm yașanırken, bugün bütün dünyada her yıl, 1.5 milyonu gelișmekte olan ülkelerde olmak üzere 4.5 milyon kiși,Türkiye’de ise 70- 100 bin kișinin sigaraya bağlı nedenlerle yașamını yitirdiği bilinmektedir.Yapılan tahminlere göre 2030 yılında her yıl milyonu (%70) gelișmekte olan ülkelerde olmak üzere toplam 10 milyon kișinin sigaraya bağlı bir nedenden dolayı yașamını yitireceği bildirilmektedir (Bilir, Güçiz,Yıldız, 2000; Soydal, Ergüder, 2002). Yine alkolizm, Amerika Birleșik Devletlerinde kalpdamar hastalıkları ve kanserden sonra üçüncü sırada yer alan bir sağlık sorunudur ve her yıl 100.000 kiși alkolizm nedeniyle ölmektedir (World Health Organization,2000). Son zamanlarda ise esrarın bazı Avrupa ülkelerinde yasa dıșı madde olmaktan çıkarıldığı bilinmektedir. Sağlığı bu düzeyde tehdit edebilen bu maddelerin kullanımı ise genellikle adölesan yaș döneminde bașlanmaktadır. Adölesanlarda dönemsel özelliklere bağlı olarak gelișen fizyolojik ve psikolojik değișiklikler, psikososyal düzeyde bazı sorun olabilecek davranıșlara da yol açmaktadır. Özellikle adölesanlar, bağımsızlık kazanmak ve yeni statüler edinmek için aileden duygusal olarak uzaklaşıp kendisine yeni ortamlar aramaktadırlar. Adölesanların içerisine girdikleri yeni ortamlarda kendini ispat çabaları, yeni deneyimlerle birlikte yeni sorunları da beraberinde getirebilmektedir (Balseven, Özdemir, Tuğ ve ark., 2002). Bu arayıșlara bağlı olarak kazalar, intiharlar, cinsel yolla bulașan hastalıklar, șiddet, adölesan gebelikler yanında madde kullanma davranıșı da bu yaș döneminde sıklıkla gözlenebilen riskli davranıșlar arasındadır. Adölesanlar arasında madde kullanımının artması ve ilk defa kullanma yașlarının așağılara giderek așağılara düșmesi bu sorunu önemli bir toplumsal sorun olarak karșımıza çıkarmaktadır. Erken yașlarda madde kullanmaya bașlanması duyușsal, bilișsel ve sosyal gelișimi olumsuz yönde etkileyerek geciktirebilmektedir (Ögel,1997; Winter, 2001). Ayrıca çok genç yașta madde kullanmaya  bașlanması bumaddenin daha uzun süre kullanılmasına neden olmakta ve uzun süreli madde kullanımı ise birey için gelecekteki yașamında önemli sağlık sorunlarını yol açmaktadır (Kocabaș, Burgut, Bozdemir, 1994; Bilir, Doğan, 1997). Adölesan döneminde bașlanan madde kullanımı ilerleyen yașla birlikte bağımlılığa dönüșüp, bireyin yașamını tehdit eder düzeylere ulașabilmektedir. Bu yaș döneminde sigara kullanmaya bașlayan her dört kișiden üçünün bu maddeyi bağımlılık düzeyinde kullanmaya devam ettikleri bilinmektedir (Bilir, Doğan, Yıldız,1997). Madde kullanımı trafik kazaları, intiharlar, șiddet, istenmeyen gebelikler, güvensizseks gibi diğer riskli davranıșlarda bulunma açısından da tehlike olușturmaktadır.
madde bagımlılıgı resım foto ile ilgili görsel sonucuDünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre 15-24 yaș grubunda kazalar, intiharlar ve cinayete bağlı ölümlerin dörtte üçüne madde kullanımı sebep olmaktadır. Hatta Adölesanlar madde temin edebilmek için suça yönelik davranıșlarda bulunabilmekte Karatay, Kubilay Hemșirelikte Araștırma Geliștirme Dergisi - 2004/1, 2 59 ya da fuhuș yapabilmektedirler (Czechowiez, 1988; Dünya Sağlık Örgütü, 1998; World Health Organization, 2003).Adölesanlarda madde kullanımında saptanan artıșlarda sosyo-ekonomik yapı farklılıklarınınönemli payı bulunmaktadır. Göç ve ișsizlik problemlerinin yoğun olarak yașandığı sosyoekonomik düzeyi (SED) düșük olan toplumlarda, yașam koșullarının ağırlașması, ekonomik sıkıntılarla gelen aile içi sorunlar, bireylerin baș etme yeteneğindeki yetersizlikler ve gelecekten beklenti kaybı gibi faktörler Adölesanları madde kullanmaya yönlendirebilmektedir (Özșahin, 1998; Susman,Dent, Leu, 2000; Spoth, Goldberg, Neppl veark., 2001; Goodman, Huang, 2002). Bunun yanında sosyo-ekonomik düzeyi yüksek ailelerde ise ergenlerle ilgili farklı sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bu kesimde aile yapısına bağlı olarak değișmekle birlikte, Adölesanlara daha fazla tolerans tanınması, istediği her șeyi elde etme ve zamanla tatminsizlik duygusu yașama gibi sebepler farklı arayıșlarla birlikte madde kullanımı için de zemin olușturabilmektedir. Aynı zamanda maddi olanakları ile de bu maddelere ulașım kolaylığının olması bu riski daha da artırmaktadır (World Health Organization, 1992; Demirhan,1999).      Ülkemizde madde bağımlılığı ile ilgili yapılan çalıșmalara bakıldığında genellikle bu alanla ilgili prevelans saptama çalıșmalarının yapıldığı ve bu çalıșmalar içerisinde de kısmen madde kullanma nedenlerinin belirlenmeye çalıșıldığı görülmektedir. Bu çalıșmada ise ülkemizdeki sosyo-ekonomik yapı farklılıklarının madde kullanımı açısından bir risk tașıyıp tașımadığı ve Adölesanlarda madde kullanımına neden olanetmenlerin neler olduğu saptanmaya çalıșılmıștır. Bu doğrultuda madde kullanımı açısından risk tașıyan Adölesanların belirlenmesinin, madde kullanımının engellenebilmesi için gerekli koruyucu önlemlerin alınmasına katkı sağlayacağı düșünülmüștür.

madde bagımlılıgı resım foto ile ilgili görsel sonucu
       Günümüzde tedavileri üzerinde en çok yoğunlaşılan ve özel tedavi yöntemleri araştırılan madde opiyat türevleridir. Opiyat türevi olan eroin, dünyada çok büyük bir yasa dışı ticarete konu olmaktadır. Bu yasa dışı eroin ticareti polisiye yöntemlerle tamamı ile önlenmesi mümkün değildir.
        Opiyat yoksunluğunda göz yaşarması, burun akıntısı, esneme, bulantı, karın krampları, kas spazmları, artralji, miyalji, sıcak ve soğuk hisleri, pilo-ereksiyon, terleme, taşikardi, hipertansiyon, diyare, irritabilite, anksiyete ve dilate pupiller gibi bulgular izlenir. Opiyat bağımlılığının tedavisinde; Günümüzde kabul edilen tedavi şekilleri, yoksunluğun opiyat dışı farmakolojik tedavisi yani semptomatik tedavi ile birlikte, opiyat agonistleri kullanılarak arındırma yönteminde temel prensip, bağımlı olunan opiyatın kesilerek yerine opiyat agonistinin konulması ve kademeli olarak kesilme uygulanmasıdır. Metadon bu grupta en yaygın kullanılan ilaçtır. Uzun etki süreli sentetik bir opiyat agonistidir. LAAM uzun etkili sentetik bir opiyat agonistidir. Ritim bozuklukları yapması nedeniyle dikkatli kullanılmalıdır. Bubrenorfin;Morfin alkaloidi tebainden elde edilir ve kısmi opiyat agonistidir. Hızlı ve çok hızlı arındırmada kullanılır. Bu tür agonist ilaçlarla tedaviye detoksifikasyon sırsında başlanır ve doz azaltımı ile devam ettirilir. Tedavi süreci içinde bu ilaçlarda kötüye kullanılabilmektedir.
    
      İlaç tedavisi olarak ne seçilirse seçilsin, nüks ihtimali çok yüksek olan bu rahatsızlıkta, hastanın sosyal iyileşmesini sağlayacak bir çalışmanın paralel yürütülmesi ve ruhsal iyileşmeye önem verilmesi gerekmektedir. Göz önünde bulundurulması gereken, bağımlılık yapıcı maddelerin her zaman varolduğu ve olacağı, yeni maddelerin bu gruba katılabileceğidir. Bu sorun herhangi bir hastanın kişisel sorunu olmaktan çok toplumsal ve sosyal bir problem olduğu kabul edilmeli ve bu konuda kurumlaşmaya gidilmelidir. Eğitim tedbirleri alınmalı, hastalığın tedavisindeki en etkin yolun madde kullanımına başlamayı önlemek ve koruyucu hekimlik olduğu kabul edilmelidir. Ruhsal durumu değiştiren herhangi bir maddenin tedavi dışı kullanımı hiç bir zaman normal kabul edilmemeli. Uçucu maddeler, sigara, alkolden gençler korunmalıdır.

Madde Bağımlılığı Tedavisi

         

       Evet,  uyuşturucu madde kullanan kişiler tedavi olabilir. Özellikle tedavi ilkelerini yerine getiren kişilerde uyuşturucu maddeyi bırakma oranı çok yüksektir. ullanılan uyuşturucu madde esrar, eroin, ekstazi fark etmez. Tedavi sadece kişinin uyuşturucu maddeyi bırakmasını değil, sosyal yaşamına geri dönmesini ve yaşamını sağlıklı biçimde sürdürebilmesini de içerir. Bu ise uyuşturucu maddesiz yaşam tarzının inşa edilmesi ile mümkün olmaktadır.

        Tedavide başarı oranının araştırmalarda %40 olduğu bildirilmektedir. Kişinin tedavi olma motivasyonu ve tedaviye uyumu çok önemlidir. Kullanıcılar arasında “bu hastalığın bir tedavisi olmadığı” yolunda bir kanı yerleşmiştir. Halbuki, bu yanlış bir kanıdır. İsteklilik ve kararlılık tedaviyi mümkün kılmaktadır.

       Yapılan araştırmalar, şeker hastalarının uyuşturucu madde kullanıcılarına göre tedaviye daha uyumsuz olduğunu göstermektedir. Ancak uyuşturucu madde kullanımında hastalığın tekrarı sadece tıbbi sorunlara yol açmamaktadır. Aynı zamanda sosyal, ekonomik ve adli sorunlara da yol açmaktadır. Kişinin uyuşturucu madde kullanımını daha büyük yıkıma yol açtığı ve yaşam kalitesini düşürdüğü için, diğer hastalıkların tekrarından daha önemlidir.

madde tedavisi ile ilgili görseller ile ilgili görsel sonucuBağımlılık tedavisinde süre nedir?


        Bağımlılık tedavisi uzun sürelidir. Kişinin tedavide kaldığı süre arttıkça, tedavinin başarılı  olma ihtimali artar. Tedavinin süresi kişiden kişiye değişir. Kişinin 6 ay uyuşturucu madde kullanmasına tıbbi literatürde “kısmi düzelme” adı verilmektedir. Bu nedenle tedavinin aralıklı da olsa en az 6 ay sürmesinde yarar vardır. Ancak tedavi süreci bir yıl kadar deam etmelidir. Bir yılın sonunda da gerekli durumlarda tedaviye devam edilmesi gerektiği bildirilmektedir. Bağımlılıkta tedavinin ömür boyu sürmesi gerektiğini ileri süren çalışmalarda vardır.

Tedavi yöntemleri nelerdir?


madde bağımlılığı ile ilgili görseller ile ilgili görsel sonucu         Öncelikle kişi başvurduğu zaman bedeninin uyuşturucu maddeden arındırılması gerekir. Buna detoksifikasyon adı verilir. Eroin gibi bazı uyuşturucu maddeler bırakıldığında ciddi yoksunluk belirtileri ortaya çıkacağı için tıbbi bir tedavinin uygulanmasını gerekli kılar.

  Tek başına ilaç tedavisi yeterli değildir. Kişinin kendisini tanıması, uyuşturucu maddeyi kullanma davranışını öğrenmesi, uyuşturucu madde kullanma nedenlerini anlaması, tekrar başlamaması için neler yapması gerektiğini öğrenmesi sağlanır. Bu amaçla bireysel ve grup terapileri yararlı olmaktadır. Ailenin ve bağımlı kişinin eğitimi de tedavinin içinde yer almaktadır. Tedavi süresi uzadıkça başarı şansı artar.

Tedavide başarıyı artıran faktörler nelerdir?

madde bağımlılığı ile ilgili görseller ile ilgili görsel sonucu       Bağımlılık tedavisindeki başarı kişiye, çevreye ve yönteme göre değişkenlik gösterir. Tedavide başarıyı artıran faktörlerden en önemlisi kişinin istekli ve kararlı olmasıdır. Bağımlı kendini değiştirmeye çalışırken, ailesi de değişimlere uğramayı kabul etmelidir. Bu noktada ailenin desteği önemlidir. Uzun süreli tedavide olmak, başarı şansını artırmaktadır. Bağımlılığın tedavisi her tip uyuşturucu madde kullanımı için benzerdir. Eğer kişi kendisinin bağımlı olduğunu unutmaz, tedaviye uyum gösterir ve yarıda bırakmazsa başarılı olma şansı yüksektir.

Kişi yardım almadan bağımlılıktan kurtulabilir mi?


madde bağımlılığı ile ilgili görseller ile ilgili görsel sonucu
       Esrar, eroin, ekstazi gibi uyuşturucu maddeler, sigara ve alkol bağımlılığı beyinde değişiklikler yaratır. Bu biyolojik değişiklikler, kişinin çevresi, psikolojisi ve sosyal sorunları ile etkileşir. Tedavi ise değişimin gerçekleşmesi ile mümkün olmaktadır.

      Değişimin hangi alanlarda olması gerektiği, riskli durumların belirlenmesi ve buna karşı önlemlerin geliştirilmesi, yeni davranış modellerinin benimsenmesi ancak belli bazı yardımların alınması ile mümkün olmaktadır. Bu nedenle kişinin profesyonel destek alması iyileşme şansını artırır. Bağımlılık tedavisinde en önemli etken kişinin istemesi ve bağımlılık tedavisinin kurallarına uymasıdır. Bunlar gerçekleştikten sonra kişinin kullandığı uyuşturucu maddenin büyük bir önemi yoktur.


Yatarak mı, ayaktan tedavi mi?


         Tedavinin türü kişiden kişiye değişir. Genel olarak ayaktan tedavi daha yararlıdır. Bunun en önemli nedeni kişinin kendi yaşamını değiştirmeden, bulunduğu çevre ve koşullar içinde alkol veya uyuşturucu madde kullanmamayı öğrenmesidir. Ancak kişi kendisini alkol ve uyuşturucu maddeden uzak tutamıyor, arkadaş çevresinin baskısına karşı koyamıyorsa, bu durumda izole edilmesi yani hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi yararlı olacaktır.

Detoksifikasyon (arındırma) nedir?


         Detoksifikasyon tıbbi bir dönemdir. Kullanılan uyuşturucu maddenin bırakıldıktan sonra ortaya çıkan yoksunluk belirtilerinin kaldırılmasını hedefler. Her uyuşturucu maddenin yoksunluk belirtisinin niteliği ve şiddeti farklıdır. Yoksunluk belirtilerinin şiddeti kişiden kişiye de değişebilir. Uyuşturucu madde kullanımı sırasında bedenin kurduğu denge, uyuşturucu madde bırakıldıktan sonra yeni bir denge oluşturmaya çalışır. İşte bu dönemde önemli bedensel sorunlar yaşanabilir. Bu bedensel belirtileri gidermek için tıbbi müdahaleler gerekir.
madde bağımlılığı ile ilgili görseller ile ilgili görsel sonucu

       Detoksifikasyon süreci tek başına tedavi değildir. Detoksifikasyon aşamasını takiben terapi ve rehabilitasyon sürecinin başlaması, iyilik sürecini uzatacaktır. Sadece arınma tedavisi ile tedavi tamamlanmış olmaz Arınma uyuşturucu maddenin vücuttan temizlenme sürecidir ve tedavinin sadece başlangıcıdır. Arınmadan sonra kişinin kendisini tanıması, uyuşturucu maddeyi kullanma davranışıyla başa çıkmasını öğrenmesi, uyuşturucu madde kullanma nedenlerinin üstesinden gelmesi, tekrar başlamaması için neler yapması gerektiğini öğrenmesi gerekir. Tedavi süresi uzadıkça başarı şansı artar.

Bağımlılık terapisi nedir?


Bağımlılıkta terapi;

  •   Kişinin kendini tanıması, anlaması ve kendini değerlendirme yetisini kazanmasını,
  •   Uyuşturucu madde kullanmaya başlama nedenlerinin araştırılmasını ve bununla ilgili etkenlerin ortadan kaldırılmaya çalışılmasını (kişilik sorunları, güvensizlik vb),
  •  Söz konusu uyuşturucu maddelerin kendisinde yarattığı etkileri tanımasını,
  •  Tekrar kullanmaya başlamasının engellenmesi için gerekli bilgileri ve yetileri kazanmasını
  •  Altta yatan veya eşlik eden ruhsal sorunların tedavisini,
  •   Dış dünyaya karşı kendisini hazırlamasını sağlamaya yöneliktir.


Bu amaçla uygulanan bireysel ve grup terapilerinin bağımlılığın tedavisinde yeri büyük olmaktadır.

Tekrar kullanmaya başlama oranı nedir?


       Bağımlılık yineleyen bir hastalıktır. Genelde uyuşturucu madde kullananların birden fazla tedavi girişimleri vardır. Tedavi girişimi sayısı arttıkça, tedavi şansının azalmadığı bilinmektedir. Bu nedenle, birkaç kez başarısız tedavi girişimi kişiyi ve çevresini karamsar kılmamalıdır. Her yeniden kullanmaya başlama, aslında kişi için öğretici bir süreç olarak görülmelidir. Eğer bu tekrarlardan kişi bir şeyler öğrenebilirse, bir daha ki sefere yeniden başlamaması için gerekli önlemleri alabilir. Alkol veya uyuşturucu maddeyi bıraktıktan sonraki ilk aylarda tekrar kullanmaya başlama riski daha yüksektir. Bu nedenle, özellikle ilk bir yıl içinde kişinin tedavilere devam etmesi büyük önem taşır.

Kullanılan uyuşturucu madde tamamen bırakılmalı mı?


        Eğer bağımlıysanız, kullandığınız uyuşturucu maddeyi tamamen bırakmak gerekir. Bağımlı olan kişilerde kullanılan uyuşturucu maddeyi azaltmak mümkün değildir. Tabi ki bunu deneyebilirsiniz, ancak tüm araştırmalar bağımlı kişilerin kullandıkları uyuşturucu maddeyi bırakmadıkları azalttıkları zaman, tekrar eskisi gibi kullanmaya başladıklarını göstermektedir. Aslında tüm uyuşturucu maddeleri bırakmak daha doğrudur. Çünkü, sadece kullandığınız uyuşturucu maddeyi bırakmak yeterli olmaz. Diğer uyuşturucu maddeleri kullanmaya devam ederseniz, uyuşturucu madde kullanım alışkanlığınız devam etmiş olacaktır. Başka uyuşturucu maddelerin verdiği etkiler dolayısıyla kontrolü kaybedecek ve bıraktığınız uyuşturucu maddeyi de tekrar kullanmaya başlama ihtimaliniz yüksek olacaktır.
 Aşağıdakilerden sadece 3'ünün 12 aylık bir süre içerisinde görüldüğü kişi bağımlıdır.


  • Kullanılan madde miktarının sorunlara rağmen giderek artırılması.
  • Bırakma çabalarının boşa çıkması.
  • Maddeyi sağlamak, kullanmak veya bırakmak için çok fazla zaman harcanması.
  • Sosyal, mesleki ve kişisel etkinliklerin azaltılması veya bırakılması


Etkileri


         Uyuşturucu olarak kullanılan maddelerin kimyasal yapıları birbirinden farklıdır. Kullanıldıklarında merkezi sinir sisteminin farklı bölümlerini etkileyerek fiziksel ve psikolojik tahribata yol açarlar. Uyuşturucu maddelerin hiçbir güvenli kullanım şekli yoktur. Kullanan herkes için bağımlı olma riski eşittir. Hücrelerimiz vücuda giren her maddeyi tanır ve bir daha unutmamak üzere hafızasına alır. Hücresel öğrenme süreci denen bu durum herkes için geçerlidir.


  • Aklı ve iradeyi işlemez hale getirir. Kişiyi normal yaşam ve davranışlarından uzaklaştırır.
  • Bulantı, kusma, karın ağrıları, kabızlık, ishal, mide ve bağırsak spazmlarına/kanamalarına sebep olur.
  • Tüm iç organların zarar görmesine ve buna eşlik eden bir dizi hastalığa neden olur.
  • Zehirlenmelere ve bu yolla gelen ölümlere sebep olur.
  • Uyuşturucular, bireyin çevreye uyum yeteneğini azaltır. Bağımlı giderek aileden ve çevresinden kopararak, yalnızlaşır. Çoğu zaman bu tabloya ağır bunalımlar eşlik eder.

Ne yapmalı?

madde bağımlılığı ile ilgili görseller ile ilgili görsel sonucu

  • Eğer kişi maddenin etkisi altında ise onunla bu durumda konuşmanın yararı olmaz.
  • Kendinizi hazır hissetmeden onunla konuşmayın.
  • Açık, samimi ve inandırıcı olun, öğüt vermeyin.
  • Genellemeler yapmaktan kaçının.
  • Korkularınıza dayanarak konuşmayın.
  • Onu etiketlemekten kaçının, çünkü “kullanıcı olarak” etiketlenen kişiye yaklaşmak çok zordur.
  • Önyargılarınızın farkına varın (“Bunlar iflah olmaz”), böylece yanlış iletişim kurma olasılığını azaltırsınız.
  • Kendinizi onun yerine koymayı deneyerek onun düşünce, yaşantı ve korkularını anlamaya çalışın.
  • Uzman yardımı alması için samimi bir yaklaşımla onu ikna edin.


Ne yapmamalı?



  • Kabullenmeme-İnkâr: “Yok, benim çocuğum asla kullanmaz.”
  • Kendini ve eşini suçlama: “Bu çocuk senin yüzünden böyle oldu.” “Biz iyi anne-baba olamadık.”
  • Hayal kırıklığı, çaresizlik duygusu: “Ben seni bunun için mi yetiştirdim?” “Her şey bitti, artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz.”
  • Öfke: “Benim böyle bir çocuğum olamaz!”
  • Çocuğu suçlama ve aşağılama: “Senden hiçbir şey olmaz.”
  • Uç kararlar alma: “Okul hayatın bitti.


Önleyici faktörler 

  • Uyuşturucu maddeler ile ilgili yaşa uygun doğru bilgilenme
  • Güçlü ve pozitif aile bağları
  • Anne-Babaların çocuklarıyla ilgili olmaları ve çocuklarının kimlerle arkadaşlık ettiğinden haberdar olmaları
  • Aile içi kuralların açık olması ve herkesin bunlara uyması
  • Okulda başarılı olma
  • Okul, STK'lar ve kulüpler gibi kurumlarla kurulmuş güçlü bağlar

Tedavi için

         Madde kullanan ve tedavi olmak isteyen, bu konudaki problemlerine çözüm arayan kişi ve yakınları hastanelere bağlı Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezleri (AMATEM) ile psikiyatri kliniklerine başvurarak tedavi olabilirler. Hasta ve doktor işbirliğiyle yürütülen tedavi, 2-6 hafta arasında hastanede yatarak arındırma ve bir yıl süre ile psiko-sosyal tedavi şeklinde gerçekleşmektedir. En iyi korunma yolu hiç başlamamaktır.


Maddeden kurtuluş mümkün


         Bağımlılık düzelebilir ancak tam olarak iyileşmenin gerçekleşmesi için ciddi bir çaba ve zaman gerekmektedir. Kişinin tedavi olmayı istemesi ve kendini hazır hissetmesi en önemli aşamadır. Bu süreçte doğru iletişim ve bağımlının yaşadıklarını yakınlarıyla paylaşması önemlidir. Bağımlılık tedavisi kişiye, kullanılan maddenin cinsine ve kullanım süresine göre değişiklik gösterir. Maddeyi kişinin tek başına bırakması neredeyse imkânsızdır, muhakkak uzman yardımı alınmalıdır. Risk faktörel Psikolojik sorunları olan ya da herhangi bir madde bağımlılığı bulunan ebeveynin çocukları daha büyük risk altındadırlar                          Ebeveyn-çocuk arasında bağlanma ve ilgi eksikliği (özellikle 'Baba' rolünün ev ortamında eksikliği) Sınıfta aşırı utangaçlık ya da şiddet içeren davranışlar Okul başarısında düşüş. Toplumda bağımlılık yapıcı maddelerin kullanılmasını ve yayılmasını önleme çalışmaları, bu maddelerin yarattığı bireysel ve toplumsal sorunları en aza indirmek ve toplumda sağlıklı davranışların gelişmesini sağlamak amacıyla yapılmaktadır. Bağımlılık, geliştikten sonra tedavisi oldukça güç olan bir hastalıktır. Uygulanan uzun süreli tedavilerin maliyeti çok yüksektir. İyileştikten sonra gerekli sosyo-psikolojik tedbirler alınmazsa, bağımlılığın yineleme oranı çok yüksektir. Madde kullanımının insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkisi nedeniyle ülkenin sağlık harcamaları artmaktadır. Her türlü önleme programı maliyetinin, tedavi maliyetinden daha düşük olduğu gözlenmiştir.

23 Ekim 2017 Pazartesi

Maddenin Bize Ne Kadar Zararı Var?

Madde Bağımlılığı 


   madde bağımlılığı tedavisi ile ilgili görsel sonucu


       Madde bağımlılığı, vücudun işlevlerini olumsuz yönde etkileyen maddelerin kullanılması, bundan dolayı zarar görüldüğü hâlde bu maddelerin kullanımının bırakılamamasıdır.

   
   Etkileri
       Uyuşturucu olarak kullanılan maddelerin kimyasal yapıları birbirinden farklıdır. Kullanıldıklarında merkezi sinir sisteminin farklı bölümlerini etkileyerek fiziksel ve psikolojik tahribata yol açarlar. Uyuşturucu maddelerin hiçbir güvenli kullanım şekli yoktur. Kullanan herkes için bağımlı olma riski eşittir. Hücrelerimiz vücuda giren her maddeyi tanır ve bir daha unutmamak üzere hafızasına alır. Hücresel öğrenme süreci denen bu durum herkes için geçerlidir.
  • Aklı ve iradeyi işlemez hale getirir. Kişiyi normal yaşam ve davranışlarından uzaklaştırır.
  • Bulantı, kusma, karın ağrıları, kabızlık, ishal, mide ve bağırsak spazmlarına/kanamalarına sebep olur.
  • Tüm iç organların zarar görmesine ve buna eşlik eden bir dizi hastalığa neden olur.
  • Zehirlenmelere ve bu yolla gelen ölümlere sebep olur.
bagimlilik-dongusu

Önleyici faktörler
  • Uyuşturucu maddeler ile ilgili yaşa uygun doğru bilgilenme
  • Güçlü ve pozitif aile bağları
  • Anne-Babaların çocuklarıyla ilgili olmaları ve çocuklarının kimlerle arkadaşlık ettiğinden haberdar olmaları
  • Aile içi kuralların açık olması ve herkesin bunlara uyması
  • Okulda başarılı olma
Okul, STK'lar ve kulüpler gibi kurumlarla kurulmuş güçlü bağlar.                                                                                                                                                                                                                                               
madde bağımlılığı ile ilgili görsel sonucu
      Bağımlılığı tehlikeli kullanımdan ayırmak gerekir. Tehlikeli kullanım, madde kullanımının kişinin kendine, hayatına ve çevresine zarar vermesidir. Bunlar içinde çeşitli zararlar sayılabilir. Madde kullanımına bağlı olarak kişi işine gitmez, okula devam etmez, işinde başarısızlıklar ortaya çıkar, ailesini ve çocuklarını ihmal eder ya da bedeninde fiziksel bozulmalar olur. Madde kullanımı nedeni ile tartışma, kavga gibi yineleyen kişilerarası ve toplumsal sorunlar, madde taşımak ve bulundurmak ya da madde etkisi ile gelişen davranış bozuklukları dolayısıyla yasal sorunlar ortaya çıkabilir.

       Bağımlılık bir süreç içinde gelişir. Kişi önce maddeyi dener. Ardından düzenli kullanmaya başlar. Onunda kişide bağımlılık gelişir. Bu nedenle her madde kullanan kişiyi bağımlı olarak adlandırmak yanlış olacaktır.

Bağımlıların büyük çoğunluğu kontrol edebileceği inancı ile madde kullanmaya başlar. Hiçbir zaman bağımlı olabileceğini düşünmez. Amaç ara sıra kullanmaktır. Ancak sonuçta kişi bağımlı hale gelir. Çünkü, bağımlılık madde kullanımının kaçınılmaz sonucudur. Kişi bağımlı olduğunun farkına varamaz.

        Hayatta her nesne bağımlılığa yol açabilir. İnsan herhangi bir maddeye bağımlı hale gelebilir. Herşeyin bağımlılık riski vardır. Ancak bazı maddelerin bağımlılık potansiyeli daha yüksektir. İşte bu bağımlılık potansiyeli yüksek olan maddelere insanlar daha kolay ve sık olarak bağımlı olmaktadır.Kişi madde kullanmaya başladıktan ne kadar sonra bağımlılık gelişeceğine ilişkin yeterli veri elimizde yoktur. Bağımlılık gelişme riski kullanılan madde cinsine, maddenin saflığına, kullanılan kişinin fiziksel ve ruhsal yapısına göre değişir.

madde bagımlılıgı görseller ile ilgili görsel sonucu
        İnsan bir kez bağımlı oldu mu artık bir daha tam olarak bu bağımlılıktan kurtulamaz. Ancak bu demek değildir ki, bağımlılık düzelmez. Bağımlılık düzelir ancak iyileşmez. Kişi madde kullanmadığı sürece iyidir. Bir sorunu yoktur. Ancak madde kullandığı andan itibaren bağımlılık sorunu derhal canlanır ve her şey yeniden başlar. Örneğin alkol bağımlıları düzeldikten sonra her zaman arada sırada bir içmenin hayali ile yaşarlar. Ancak bu hayalin gerçekleşmesi mümkün değildir. Çünkü, bir kez alkol aldıktan sonra kısa bir süre içinde gene bütün gün içmeye başlarlar. Bağımlılığı şeker hastalığı gibi düşünebiliriz. Şeker hastalığında da kişi eğer şeker kullanmaz ve diyetine dikkat ederse, rahat yaşar ve hastalık onun için bir sorun olmaz. Ancak ne zaman şeker yer ise hastalık canlanır ve o kişi için ciddi bir sorun yaşanmaya başlar.
   
       Bağımlılık uzun zaman ruhsal ve fiziksel bağımlılık olarak ikiye ayrılmıştır. Fiziksel bağımlılık; maddenin varlığına karşı duyulan fizyolojik bir istektir. Beden uyuşturucu maddeye karşı bir adaptasyon geliştirir. Madde alınmadığı zaman, ortaya bazı belirtiler çıkar. Çünkü, bedenin bulduğu fizyolojik adaptasyon bozulmuştur. Kendini yeni duruma göre ayarlamak zorundadır. İşte bu dönemde belirtiler gözlenir. Ruhsal bağımlılık, alışkanlık, itiyat gibi diğer bazı terimler ile de açıklanır. Kişinin duygusal ya da kişilik yapısı gereği, gereksinimlerini tatmin etme, gidermek amacı ile o maddeye düşkünlüğü biçiminde tanımlanabilir, ruhsal bağımlılık. Ruhsal bağımlılıkta madde alındığında doyum, rahatlama ve haz meydana gelir. Ancak günümüzde bu iki tanım birbirinden ayrılmamaktır. Çünkü, kişide hem ruhsal, hem de fiziksel bağımlılık aynı anda görülebilir. Pratikte de bunun bir yararı yoktur. Fiziksel bağımlılık kısa bir süre içinde sonlanabilir. Ancak asıl sorun ruhsal bağımlılığın sonlandırılmasıdır. Bu daha uzun bir süreç ve çaba gerektiren bir durumdur.

Günümüzde Madde Bağımlılığı

        Madde kullanımı ve bağımlılığı, günümüzde ırk ve etnik farklılıkları da așarak bütün toplumların yüzleșmek zorunda kaldığı ...